Her anne adayının Youtube ya da Google’da en az bir kere aradığı konu hastane çantası olsa gerek. Ben hamileliğimin 5. ayında araştırmalara başlamış, her izlediğim videodan not almış ve kendimce minimal ve mükemmel listeyi yapmış biri olarak ilk konu başlığımın bu olması gerektiğini düşündüm. Çantanızı her ihtimale karşı 32.hafta itibariyle hazır tutmanızda fayda olacaktır.
Biz bebeğimizin tazecik, yumuşacık tenine zararlı bir şey temas etsin istemedik. Aldığımız bezden, güneş kremine kadar her şeyin içeriğini elimizden geldiğince inceleyerek tercih ettik. Bazen temiz içerikli olmasına rağmen memnun kalmadığımız ürünler de oldu, o nedenle sizinle sadece özenle seçtiğimiz ve memnun kaldığımız tüm bebek bakım ürünlerini paylaşmak istedim. Linklere tıklayarak ürünlere ulaşabilirsiniz.
Ben vücudu çatlamaya çok ama çok meyilli biriyim. Lisedeyken bir anda 10 kilo alıp yine o 10 kiloyu bir anda verince kalçalarım fay hattı gibi çatlamıştı. O sıralar tabii (15 yıl önce) sosyal medya yok, güzellik önerileri veren youtuberlar falan da yok, çatlaklarla kalakaldım. Bu yüzden hamilelikte de karnımda dünya haritası oluşacağı düşüncesinden kurtulamadım.
Biz ebeveynler – özellikle de ilk bebeğini bekleyenler- bebeğe ne almalı, hangi ürün daha kaliteli, hangisi işimize yarar diye epey düşünür sonra da gerekli gereksiz ne varsa alırız. En azından biz bu durumdaydık.
Bu nedenle ebeveyn adaylarına biraz da olsa yardımım dokunsun diyerek iyi ki aldık dediğim ürünlerden bahsetmek istiyorum.
Aldığımız çoğu ürünü tepe tepe kullanmış olsak da ilk çocuk heyecanıyla bizim de boşuna aldığımız eşyalar elbette oldu. Benim gereksiz bulduklarımı belki başkası severek ve memnun kalarak kullanmış da olabilir, biraz da kişisel bir durum bu. Ama yine de pişman olduğumuz ürünleri fikir olması açısından sizler için yazdım.
Bir gün kendi kontrolüm için evimizin yakınındaki bir özel hastaneye gittik ve tesadüfen sünnet ile ilgili broşürleri gördük. Bir gazla hemen (şansımıza boşmuş) kontrol için randevu aldık. Meğer zaten Fora’nın sünnet derisi yapışıkmış ve sünnet olması gerekiyormuş. 1 hafta sonra, Fora 4,5 aylıkken lokal anestezi ile sünnet oldu. Her ne kadar ilk gece 'keşke yaptırmasaydık' diye tiplere girmiş olsam da 2 gün sonra iyi ki yaptırmışız dedim.
Nasıl ki yetişkinler olarak biz güneş ışınlarından rahatsız olup gözlük kullanma ihtiyacı hissediyorsak bebekler ve çocuklar için de bu durum geçerli. Hatta 12 yaşından küçük çocukların gözleri, UV ışınlarını yetişkinler kadar iyi filtreleyemediği için, yetişkinlerden daha hassastır.
Fora’yı zorunlu sezaryen ile dünyaya getirdim. Ben ameliyathaneden çıkıp odaya gidene kadar Fora çoktan bütün aile fertleriyle tanışmıştı, ben hariç. Sezaryen olmanın en kötü tarafı ten tene temas yapamamamdı. Bir de üzerine hastane odası kalabalık olunca Fora’yı çok az memeye tutabildim. O da –kan şekeri sonucu- tok olduğu için sabah 8.30’dan öğlen 13.00’a kadar emmedi.
Yanlış hatırlamıyorsam Fora’nın göbek bağı 10 günlükken düştü ve ilk banyosunu da o zaman yaptı. Bebek bakımıyla ilgili en korktuğum şeylerin başında bebeği yıkamak geldiği için 3 kişi beraber yıkamıştık. 10 günlükten tam 14 aylık olana kadar Fora kendi küvetinde yıkandı, çünkü banyodan korkuyordu.
Bebeğinize ilk defa sandalet alacaksınız ama kafanız mı karışık. Benim de öyleydi ve sürekli yanlış seçimler yaptığım için tavsiye edilen ve çok kullanılan her marka ve modeli denemiş olabilirim. Sizin de böyle bir masrafa girmenizi istemediğim için denediğim modelleri sizin için inceledim. (Bu yazı bir alışveriş tavsiyesidir)
Fora 2 aylıkkenden beri ayda 2 kez arabayla 2 saatlik yolculuk yapıyor.
2 saat bizim için kısa bir süre olsa da, o yolu bebekle gidince 8 saatlik şehirlerarası yolculuk kıvamında oluyordu. Artık büyüdüğü için oyalamak daha kolay olsa da yine de zorlukları var.
Sizinle yolculuklarda yaşadığımız sıkıntıları, çözümleri ve naçizane tavsiyelerimi paylaşmak istedim.
Bez konusu bizim en zorlandığımız konu oldu. Piyasadaki neredeyse her markayı denedik diyebilirim. Ben bezle ilgili tecrübelerimi paylaşayım, siz kendiniz için en uygun olana karar verin.
Tatilde benim en çekindiğim nokta Fora’nın uykusuydu. Ama deniz havasından mıdır bilemiyorum, uykuya geçişleri hiç zor olmadı. Akşamüstü uykularını da arabasına koyup yürüyüş yaparak çözdük. Gece uykusuna da 22.00 civarı yatıyordu. Biz de o saat yanımıza içeceklerimizi alıp odaya çıkıyor, Fora uyuyunca da balkon keyfi yapıyorduk. Devamını Oku